5 – 11 EKİM HAFTASI

Bu haftaya, 25 Nisan 2020’den beri gerileyen Pluto’nun ileri harekete geçmesiyle başlıyoruz (4 Ekim 2020). Pluto, eski yapıları/kuralları ve otoriteyi simgeleyen Oğlak’ta geriliyordu ve son beş aydır bu konularla ilgili olarak bizi tekrardan bir değerlendirme sürecine zorladı. Tabiki bu “zorlama”, geri hareket nedeniyle dışsal olmaktan çok içseldi. Uzun süredir “bilinçdışı” olarak hissetsek de tam olarak belirleyemediğimiz bazı mevzular (maddi/manevi olarak yaşadığımız karmaşa) bu süreç boyunca kendini iyice belli etmiş olabilir. Pluto, bizi karanlıkta kalmış veya kaçtığımız konularla ilgili olarak yüzleşmeye zorlar ve bunu yapış şekli de içsel ya da dışsal olarak “kriz” yaratmaktır. İleri hareketine başlamasıyla da, bunların dış dünyada vuku bulması kolaylaşır. “Krizler” şeklinde önümüze gelebilecek bu temalar, Pluto’ya uygun olarak, bilinçdışı duygular, korkular, travmalar, güç savaşları, sırlar, tabu konular, maddi/duygusal olarak “kaynaşık” yapılar (“bağımlı”olduğumuz/hissettiğimiz herşey) olabilir. Gerekli dönüşümün ve iyileşmenin gerçekleşmesi için, bunların ışığa çıkartılması ve çözülmesi gerekebilir. Krizin içinden geçerken de, yine Plutonik doğadaki destek alabileceğimiz kişilerden (terapistler, araştırmacılar ya da sağduyusuna güvendiğimiz arkadaşlar vb ) yardım alabiliriz.

7 Ekim’de Akrep’teki Merkür ile Boğa’daki Uranüs arasındaki karçıt açı gerçekleşecek. Bu açı zihinsel huzursuzluğa ve iletişimdeki gerginliklere işaret ediyor. Ulaşım, haberleşme, iletişim, eğitim ya da “meşgul” olduğumuz konularda kargaşa yaşayabilir, planlarımız aksayabilir veya aniden değişebilir. Bu beklenmedik değişimler ise sinirliliğe neden olabilir. “Bir planımız” yoksa, önemli konularda ani karar değişiklikleri yapmak için iyi bir zaman olmayabilir. Düşündüklerimizi hiç bir süzgeçten geçirmeden söyleme riskimiz de mevcut, bu açıdan öfkeyle kalkıp zararla oturmayalım.

9 Ekim’de ise Koç’ta gerileyen Mars ile Oğlak’taki Pluto arasındaki kare açının “ikincisi” gerçekleşiyor. İlki 24 Ağustos’taydı, sonuncusu ise 23 Aralık’ta gerçekleşecek. Bu açı giriş, gelişme ve sonuç bölümleri olan bir hikaye gibi. En çok üstesinden gelmemiz gereken, en savunmasız hissettiğimiz ve dolayısıyla bizi en çok korkutan ve öfkelendiren konular ile ilgili olarak “üç” önemli “Plutonik” süreçten geçiyoruz. İlk süreçte, kendimizi ve olayları kontrol etmek, yani olduğu gibi tutup değişime direnmekle ilgili bir “güç savaşı” vermiş olabiliriz. Bu süreçte elimizdekilere tutunsak da, zeminin yavaş yavaş sallandığı bir zamandır. İkinci süreç ise, gelişimimizi desteklemeyen şeylerin elimine edilmesi sürecidir. Bunu “sembolik bir ölüm” ya da “temizlik” olarak da nitelendirebiliriz. Son aşama ise, eskinin yeniyle yer değiştirdiği “dönüşüm” evresidir. Yani zihinsel/duygusal/ruhani anlamda birşeyi algılayışımız kökten değişir ve yeni bir iç görü/farkındalık kazanırız. Pluto-Mars karesi, gizli/açık şavaş vererek, başkalarına yansıttığımız öfkeyi, korkuyu veya duygusal karmaşayı açığa çıkaracak durumları yaşamımıza getiriyor, bunun ilk amacı, iyileştirilmesi gereken mevzuyu masaya yatırmak, ikincisiyse “kontrol” edebileceğimiz şeyin başkaları yada olaylar değil “kendimiz” olduğu. Pluto’nun gerçek “gücü”, başkalarını kontrol etmeyi bırakarak, kendi “gölgelerimize” ve kendi reaksiyonlarımıza odaklandığımızda, yani kendi kişisel gücümüzü/kontrolümüzü sağlamaya yönelik davrandığımızda ya da bir artık bize hizmet etmeyen bir durumun gidişatını kontrol etmeyi bırakıp, teslim olduğumuzda, yani dönüşümüne izin verdiğimizde ortaya çıkar. Oğlak’taki diğer gezegenlerin de (Jüpiter/Satürn) ileri hareketine başladığını düşünürsek, bu süreç oldukça hızlanmış görünüyor.

10 Ekim’de Başak’taki Venüs ile Boğa’daki Uranüs arasındaki üçgen; 11 ekim’de ise Terazi’deki Güneş ile Oğlak’taki Jüpiter arasındaki kare açı gerçekleşecek. Alıştığımız şeylerden farklı deneyimlere açık olabiliriz. Sosyal ya da özel ilişkilerde, özgürlüğü ön plana alabilir, “bireysel değişimler” yapabiliriz. Her zaman kurduğumuz ilişki tarzından “farklı” ve gerekirse daha mesafeli davranmak istediğimiz bir yer varsa, Uranüs’e özgü bu mesafe, bize o durumu objektif bir şekilde değerlendirmekte ve doğru çözümü bulmakta yardım edebilir. Güneş-Jüpiter karesi, sağlıksız büyümeye eğilimli ve abartılı bir enerjiyi gösteriyor. Bu hafta Merkür-Uranüs karşıtlığının da etkin olduğunu düşünürsek, “gerçeklik” algımızda bazı problemler olabilir. Yaşamın kıyısında oturup, kendimizi gerçek deneyime/bilgiye kapattığımızda kafamızda oluşan “dünya” (düşünceler, varsayımlar, takıntılı fikirler, özlemler vs.) dışarıdakiyle eşleşmeyebilir. Korku, öfke ve kibir bizi yanlış yönlendirebilir. Bu açıdan, her şeyi “iki” kere değerlendirmekte fayda var…

Gözde Kara