Bu hafta boyunca Başak’taki Venüs’ün uyumlu açıları etkili olacak. Sevgiyi, uyumu ve maddi/manevi değerleri simgeleyen Venüs’ün Başak’taki ifadeleri gerçekçi, temkinli, çalışkan ve hizmete yönelik. Venüs, bu ifadelerini, yine bir toprak burcu olan Oğlak’taki Jüpiter’e (19 Ekim’de), Pluto’ya (22 Ekim’de) ve Satürn’e (24 Ekim’de) üçgen açılar yaparak perçinleyecek. Finansal mevzuların, zevklerin ve sosyal/özel ilişkilerin oldukça öncelik kazandığı ve bunları ‘ciddiye’ alacağımız biz hafta bizi bekliyor. İki Uğurlu gezegenin uyumlu açısı (Venüs-Jüpiter), bize maddi ve manevi gelişim fırsatları sunabilir. İhtiyacımız olan desteğe ya da arzuladığımız bir şeye/sonuca ulaşmak daha kolay olabilir. Venüs – Pluto üçgeni, Venüs’ün getireceği deneyimlerin ‘yoğunluğunu’ arttırabilir. Bu güçlü enerjiyi, ilişkilerde daha da yakınlaşmak, ilgilenilen konularda derinleşmek, araştırma yapmak, bize sorun yaratan bir krizi çözmek ya da zorlu bir durumu ıslah etmek veya iyileştirmek üzere kullanabiliriz. Oğlak-Başak burçlarındaki bu üçgen açılar, aslında sahip olduğumuz herşeye (uyum, sevgi, para, iştah vs.) oldukça gerçekçi ve uygulamacı bir şekilde yaklaşacağımızı gösteriyor. Oturup düşünmekten çok, birşeyler yapmak üzere kolları sıvayabiliriz. Venüs-Satürn üçgeni, bahsedilen bu konularda ortak/karşılıklı çabaya, bağlılığa ve sorumluluğa işaret ediyor. İlişki kurduğumuz herşeyi, her insanı ciddiye alacağımız gibi, aşırıya kaçtığımız zevkleri/hazları, yani iştahımızı kontrol etmemiz de daha kolay olabilir. Hem sosyal hem de maddi anlamda ‘sadeleşmek’ ve daha seçici davranmak isteyebiliriz.
Bu haftanın zorlu açıları ise, Koç’ta gerileyen Mars ile Oğlak’taki Jüpiter arasındaki kare açı (19 Ekim) ve Akrep’te gerileyen Merkür ile Boğa’da geri hareketteki Uranüs arasındaki karşıtlık açısı (20 Ekim). Mars-Jüpiter karesinin ilki, Jüpiter geri hareketteyken, 4 Ağustos’ta gerçekleşmişti. Enerjinin, hareketin, öfkenin ve mücadelenin, “aşırılığına” işaret eden bu açı, Mars’ın geri harekette olduğu bu ikinci versiyonunda ise daha çok, beklentilerine/amaçlarına ulaşamamak ya da onlara ulaşamayacak şekilde hareket etmek biçiminde kendisini gösterebilir. Tek bir yöne odaklanamamak (yönelimsizlik), doğru nişan alamamak, şansına fazla güvenerek önemli fırsatları kaçırmak, herşeyi yarına havale etmek ve tembellik söz konusu olabilir. Kendimizi ahlaki/dini/hukuki çatışmaların içerisinde, “ne doğru ne yanlış”, “kim haklı kim haksız”, bunları tartışırken bulabiliriz. Savaşlarımızın sınırlarını çizmekte zorlanabiliriz ve öfkenin dozu, tepki verdiğimiz şeyle doğru orantılı olmayabilir. 20 Ekim’deki Merkür-Uranüs karşıtlığı ise, zihinsel huzursuzluğu ve sabırsızlığı gösteriyor. Uranüs, her tarzda iletişimin veya ulaşımın hızını arttırabileceği gibi, bu alanlarda yaşanabilecek ani aksamaları/kesilmeleri de gösterebilir. Merkür’ün de geri harekette olduğunu düşünürsek, özellikle teknolojik arenada ( elektrik-elektronik/bilgisayar/online eğitim-öğretim süreçleri, telefon- mail vs.) ani aksaklıklar yaşayabiliriz. Zihinsel kargaşa, kopukluk, bir fikirden diğerine atlamak ve hiçbir işe odaklanamamak söz konusu olabilir.
23 Ekim’de Güneş bir su burcu olan Akrep burcuna giriyor. Güneş’in Akrep’teki transiti boyunca, bazı egosal isteklerimizi/amaçlarımızı bırakmamızı sağlayacak, bizi duygusal olarak değiştirecek ve güçlendirecek deneyimler önem kazanacak. Ruhsal anlamda birçok yönden “ölürken”, yani bazı şeylerin sonlanmasına izin verirken, diğer yandan “yeniye” yer açacağız. Bir ay boyunca önceliğimiz, yaşamımızdaki çürüyen unsurları elemek, karanlıkta kalmış şeyleri açığa çıkarmak, kendimizin veya başkalarının ‘gölge’ yönleriyle yüzleşmek olabilir. Bu yüzleşmeler ise, hem ‘gerçeği’ kavramamızı hem de bu olumsuz yönleri ıslah etmemizi sağlayabilir. 25 Ekim’de ise, Akrep’te Güneş-Merkür kavuşumu gerçekleşecek. Gerileyen Merkür, Güneş’in kalbinde (Cazimi) olacak. Sezgilerimizi dinlemek için iyi bir zaman olabilir. Sezgilerimizin bizimle konuşma şekli ise, yoğun bir şekilde bir şeyi düşünmek, bir soru veya bir şüphe şeklinde kendisini gösterebilir. Gerçeğe ulaşmak adına, soruyu ya da şüpheyi takip eden bir araştırma yababiliriz. Ayrıca fikirlerimizi, güçlü ve ikna edici bir şekilde ifade etmek, karmaşık bir durumun, bir krizin kaynağını saptayarak çözmek veya karşımızdakini ‘gerçekten’ anlamak adına, dikkatle dinlemek için iyi bir zaman olabilir…
Gözde Kara