Mars, 28 Haziran itibariyle kendi yönettiği ve güçlü konumda olduğu Koç burcuna giriyor. İnisiyatifin, enerjinin, cesaretin ve savaşın gezegeni Mars’ın kendi yönettiği burçtaki bu yolculuğu 6 aydan fazla sürecek. Dişil, değişken bir su burcu olan Balık’taki Mars’ın “içe dönük” ve kararsız enerjisi yerini, “dışa dönük”, dürtüsel, atılgan, rekabetçi, öfkeli ve hatta kavgacı bir enerjiye bırakıyor. Mars Koç’ta bizi isteklerimiz için harekete geçmeye ve mücadele etmeye zorlarken bir yandan da sabırsızlığımızın, dürtüselliğimizin ve öfkemizin dozunu arttıracak. Bize zarar veren şeyleri def etmek, “hayır” demek, isteklerimizin peşinden bağımsız bir şekilde gitmek için gereken cesareti bulabiliriz. Bunun anlamı bazen isteklerimizi başkalarına dayatmadan, yalnız bir şekilde yol almak olabilir. Mars’ın Koç’taki gölgeleri, saldırganlık, vahşilik, kabalık, yıkıcılık, sabırsızlık, düşüncesizlik, bencillik, sonunu düşünmeden bir şeye bodoslama dalmak veya pasif-agresiflik şeklinde kendini gösterebilir. Meydan okumalar artabilir, ufak ve aslında kolayca çözülebilir çatışmalar büyüyebilir. Düşünmeden ve planlamadan başladığımız işlerden verim alamayabilir ve yarım bırakabiliriz. Mars Koç’a geçtikten hemen sonra Kova’da geri hareketteki Satürn ile olan altmışlığını kesinleştirecek. Bu uyumlu açı, enerjimizi doğru kanalize edip üretken bir şekilde kullanmamıza fırsat verebilir.
Mars, 9 Eylül’de 28 derece Koç’tayken geri hareketine başlamak üzere duracak. Bu geri hareket 14 Kasım 2020’ye kadar sürecek. 4 ay sürecek bu geri hareket dönemi boyunca, Mars’ın bu dışa dönük ve aktif enerjisi içe yönelecek. Dolayısıyla isteklerimize dosdoğru gitmemiz zorlaşacak. Hareket etmeden önce tereddüt edebilir veya korkabiliriz. Bu geriye çekiliş de ister istemez bizde öfkeye ve içsel bir çatışmaya neden olabilir. Hızımızı kaybedip yavaşlayacağımız bu dönem, önemli adımlar atmak için uygun olmayabilir. Mars Koç’taki ileri ve geri hareketi boyunca, Oğlak’ta geri hareketteki Jüpiter, Pluto ve Satürn’e kare açılar yapacak. Bir yanda sağlıksız bir şekilde büyüme, yayılma ve aşıya kaçma eğilimi (Jüpiter), diğer yanda hareketlerin kısıtlanması ve engellenmesi (Satürn) arasında gidip gelebiliriz. Bu huzursuzluğu ve gerilimi, kolektif ve “kontrolümüz dışında” bir enerjiyi temsil eden Pluto, daha da güçlendirip yıkıcı bir hale getirebilir. Aynı zamanda aşırı uçları ve güç savaşını da simgeleyen Pluto’nun dersi, hayatımızdaki artık çürümüye yüz tutmuş ve bize zarar veren şeyleri kesip atmak, kayıplarımızı kabullenmek, kendimizden daha “Büyük bir Güce” teslim olmak ve dönüşmektir. Yani gerçek ruhsal gücü, bırakmayı reddederek ve güç savaşlarına girerek değil, teslim olarak kazanırız.
Gözde Kara