Arketipsel olarak bir savaşçı olan Mars, Balık’ta bize “ruhani” bir savaşçılığı çağrıştırır. Bunun anlamı, yaşamın akıntısına teslimiyettir. Bilinçli aklımızın isteklerini bir yana bırakıp ruhumuzun sesini dinlemektir. Bağımlılıklarımıza, özlemlerimize, fantezilerimize veya egomuza göre hareket etmek değil, “an’ı” yaşayarak, o anın gereklerine ve bize söylemek istediklerine odaklanmaktır.
Paulo Coelho, Işığın Savaşçısının El Kitabı’nda bunu çok güzel özetler:
“Işığın savaşçısının kendine ait zamana ihtiyacı vardır. Bu zamanı dinlenmek, derin düşünmek ve Dünyanın Ruhu ile bağlantı kurmak için kullanır. Bir savaşın ortasındayken bile düşünecek zamanı bulur. Zaman zaman oturur savaşçı, gevşer, çevresinde olup bitenin olmasına izin verir. Dünyaya bakar, ona bir şeyler katmaya ya da ondan bir şeyler almaya kalkışmaz, hiç karşı koymadan kendini hayatın akışına bırakır.Daha önce karmaşık görünmüş olan her şey yavaş yavaş basitleşmeye başlar. Ve savaşçı mutlu olur.”
Gözde Kara