Güneş, 23 Eylül itibariyle Terazi’ye girdi ve 23 Ekim’e kadar burada ilerleyecek. Astrolojide, bir burç tam karşısındaki burçla bir ‘kutupsallık/karşıtlık’ oluşturur. İlkbahar ekinoksuna (21 Mart) denk gelen Koç’ta Güneş’in ışığı artar ve güçlenir; sonbahar ekinoksuna denk gelen Terazi’de ise Güneş’in ışığının gücü azalır. Dolayısıyla egomuzu ve isteklerimiz temsil eden Güneş, Koç burcunda ‘yücelir’; Koç, ‘ben’ der ve kendi isteklerinin peşinden gider; Güneş’in ışığının azaldığı Terazi’de ise Güneş “düşük” konumdadır ve Terazi, ‘sen’ der ve karşısındaki insanın egosuna ve isteklerine yer açar. Terazi, bu anlamda ‘öteki insan’ bilinci geliştirmesi ve bunu yaparken de “sen-ben” dengesini sağlaması gereken bir burçtur. Denk geldiği ekinoks mevsimi, gece ve gündüzün eşitlendiği, hasadın tamamlanıp, ürünlerin toplanıp tartıldığı ve “eşit” bir şekilde pazarlara gönderildiği bir mevsimdir. Bu zaman sosyal etkileşimin ve değiş-tokuşun da oldukça yoğun olduğu bir zamandır. Hem denk geldiği ekinoks (gece-gündüz eşitliği) hem de bu “öteki insanla” karşılaşma süreci, Terazi’nin eşitlik, adalet, hak-hukuk, uzlaşma, ara buluculuk, diplomasi, uyum ve barış gibi özelliklerini getirir. Bir hava burcu olarak “iletişimle” işlev görür ve kendi isteklerini geri çekebilmesi onu çok iyi bir danışman, halkla ilişkiler uzmanı; karşıtları uzlaştırabilmesi ise onu iyi bir ara bulucu, avukat ve diplomat yapar. Terazi sadece insan ilişkilerinde değil, sesler-renkler arasında da uyumu arar, bu anlamda Terazi, iyi bir estetik ve sanatsal duyarlılığa sahiptir.
Terazi ‘doğru ölçüyü’ tutturmak ve karşıtları uzlaştırmak üzere dünyaya gelmiştir. Yaptığı şeylerde doğru ölçüyü tutturamadığında ise gölgeleri ortaya çıkar. Kendi isteklerini aşırı derecede geri çekmesi, ‘hayır’ diyememesi ve karşısındakine neyi isteyip neyi istemediğini sormadan ‘ölçüsüzce’ vermesi (zaman, para, enerji vs) sonucu aslında sağlaması gereken sen–ben dengesini, yani adaleti ve eşitliği bozar. Kendi haklarını alamadığını düşündüğü bu durum, Terazi’de bastırılmış bir öfkeye neden olur. İçten içe hesap defteri tutan ve aşırı derecede hak-hukuk saplantısı olan birisine dönüşür. Ancak isteklerini geri çekerse sevilip onaylanacağını düşünmek, “Beni onaylamazlar” korkusuyla kararsız kalmak, bir durum içinden çıkılmaz bir hal aldığında bile ‘ne olursa olsun barış’ tavrı, yapmacık nezaket, sahte barış, sosyal trendlere, güzelliğe aşırı takıntı ve yüzeysellik söz konusu olabilir. Terazi’deki Güneş, başkalarını adil bir ölçüde desteklediğinde, kendi isteklerini/ihtiyaçlarını da almaya dayalı bir yaşam dengesi sağladığında ve karşısındakini de gerçekten ‘anlamaya’ yönelik olarak iletişim kurduğunda parlar.
Terazi’deki Güneş’in ve Mars’ın düzenleyicisi Venüs, ‘dışa dönük’ bir ateş burcu olan Aslan’da; 9 Ekim itibariyle ise daha ‘içe dönük’ bir toprak burcuna, Başak’a geçecek. Özellikle önümüzdeki iki haftalık dönem sosyal etkileşimlerimiz ve ilişkilerimiz açısından oldukça canlı bir dönem olabilir. Karşımızdaki insanla olan çatışmalarımızın kaynağı ise, ‘görülmek’, onaylanmak ve sevilmek olabilir. Venüs’ün ‘ben-merkezci’ Aslan’dan ‘mütevazi’ Başak’a geçmesiyle birlikte, uyumsuzlukları ve etkileşimlerimizdeki aksaklıkları gidermek üzere daha fazla çalışabiliriz…
Yazan: Gözde Kara
Kaynaklar:
*Astroloji Dersleri, Barış ilhan
*The Astrology Sourcebook, Shirley Soffer