27 Kasım’da Akrep’teki Venüs ile Boğa’daki Uranüs arasındaki karşıtlık açısı kesinleşiyor. Sevgiyi, uyumu, barışı ve özdeğer duygusunu simgeleyen Venüs, Akrep’te rahat bir konumda değil; simgelediği konuları ifade etmekte zorlanıyor. Bu konumda, barışı ve huzuru sevmekten çok, güce, kontrole, manipülasyona, krizlere ve kendisine zarar verecek şeylere çekim duyuyor. Boğa’daki Uranüs ise, maddi/manevi güvenlik yapılarını ve konfor alanımız dahilindeki herşeyi sarsarak, bu alanlarda ani değişimlere neden oluyor ve Boğa’nın birşeyleri muhafaza etmeye, sağlamlaştırmaya, huzura ve istikrara yönelik enerjisine gerilim ve stres katıyor. Boğa-Akrep aksı, özellikle maddi ve duygusal ihtiyaçlarımızı almaya alıştığımız, aslında ‘bağımlı’ olduğumuz ve ‘değişime direndiğimiz’ yapılara dikkat çeker; Akrep, kontrol edeyim derken krizlere/kayıplara çekilerek dönüşür; Boğa’ nın ise aynı kalmakta ne kadar inat etse de değişim kapısına dayanır. Bu burçlardaki Venüs-Uranüs karşıtlığı da, finansal ve duygusal anlamda huzurumuzu/dengemizi bozacak ve bazense bizi şok edecek gelişmelere işaret edebilir. Bizi ‘hazırlıksız’ yakalayan bu olayların amacı aslında yaşamın o alanında bizi özgürleştirmek. Bu özgürleşme süreci, ani kopuşlar/beklenmedik deneyimler şeklinde karşımıza çıkabileceği gibi, olaylarla/insanlarla aramıza ‘mesafeler’ koyup dışarıdan sadece gözlem yaparak, sosyal bir grubun ya da ilişkinin içinde kendimizi bir yabancı gibi hissedip uzaklaşarak ya da en ufak bir problemi veya müdahaleyi bağımsızlığımıza bir tehdit olarak algılayıp tuhaf davranarak ya da başkaldırarak da yaşayabiliriz.
Uranüs’ün özgürlük süreci, olumlu anlamda, alışkın olduğumuz yöntemleri ve bakış açılarını değiştirmemize yol açan bir ‘içsel değişim ve özgürlük‘ sürecidir. Bu yüzden, bu açı etkinken ilişkilerimizde ve finansal konularsa illa ki beklenmedik olaylar/kayıplar olması gerekmez; fakat bu konulara bakış açımızı aniden değiştirecek olaylar gündeme gelebilir. Karşıtlık açısı, bir meydan okuma açısı olduğundan, bunu genellikle bir insan ya da karşımıza çıkıp bizi zorlayan bir durum üzerinden yaşarız. Bu meydan okuma aracılığıyla kendimizi de tanırız çünkü karşımızda gördüğümüz aslında ona ‘yansıttığımız’ bir yönümüzdür. Kendimizde tanıyıp sahiplenmediğimiz bu yönü ya da ‘rolü’ diyelim, bir başkası bizim yerimize oynar. Bu açı etkinken, her tür ilişkideki özgürlük ve mesafe ihtiyacının tezahür edişi, Uranüs’e özgü olarak, egzantrik davranışlar sergilemek, ne olacağı belli olmayan bir ortamda stresin/gerilimin artması, ya aşırı mesafe koyarak ya da aniden isyan ederek bir ilişkiden/yapıdan kopmak, ihanet, her türlü geleneksel değer yargısını, uyumu ve bağlılığı aşağılayan bir sıradışılık/tuhaflık, yalnızlığın/yabancılaşmanın artması, kişinin özdeğer duygusu geliştirememesine, hiçbir yola/insana bağlanamamasına ve uyumlu ilişkiler kuramamasına neden olan sıradışı zevkler, beklenmedik finansal kayıplar veya harcamalar ve Venüs, dişil bir prensibi simgelediğinden, yaşamımızdaki özellikle kadın figürleriyle yaşanabilecek gerilimler şeklinde olabilir. Özellikle bir birey olarak kendimizi iyi ifade edemediğimiz veya karşımızdakini/durumları zorladığımız ve kontrol etmeye çalıştığımız alanlarda, bu açının stresli etkisini daha fazla hissetmemiz mümkün dolayısıyla karmaşık gördüğümüz bir duruma aktif olarak katılarak objektifliğimizi kaybetmek yerine, birkaç adım geriye gidip bir gözlemci gibi davranmak bize farklı bir perspektif ve çözüm kazandırabilir…
Gözde Kara
Resim:Henn Kim