Terazi’deki Merkür, Oğlak’taki Jüpiter, Pluto ve Satürn’e olan kare açılarını tamamladıktan sonra son olarak, 24 Eylül’de Koç’taki Mars ile karşıt açısını da kesinleştirip 27 Eylül itibariyle Akrep burcuna geçecek. Karşıtlık açısı, bir “çatışma” açısı, dolayısıyla karşımızdakiyle anlaşmazlıklar ve tartışmalar yaşayarak “yüzleşmemiz” gerekebilir. Düşüncelerimizi, kaba ve saldırgan bir şekilde ifade edebiliriz. Kendi fikirlerimizi savunurken aldığımız tavır, kırıcı veya yıkıcı olabilir. Merkür, 23 Eylül’de Satürn’den aldığı kare açıyla, zihinsel olarak korkularımızı, endişelerimizi arttırmış ve bazı konularda karamsarlığa kapılmamıza yol açmış olabilir. Bu durumda Mars’ın yaptığı karşıtlık, baskıladığımız düşüncelerin ağzımızdan bir anda, düşüncesizce veya bir öfke patlamasıyla çıkabileceğine işaret ediyor. Zihinsel aktivitenin hızlanması, sinirsel gerilim ve çok düşünme nedeniyle de kendimizi zihinsel anlamda yorgun hissedebiliriz. Bu açı aktifken şu konular gündemimize gelebilir:
- Öfkeli, saldırgan ve yıkıcı iletişim
- Rekabetçi iletişim (Karşısındakini sözleriyle alt etme arzusu)
- Bastırılan öfkenin/düşmanlığın/gerilimin su yüzüne çıkması
- Tartışmak/kavga etmek için bahane aramak
- Sonradan pişman olunabilecek aniden ve düşüncesizce verilen kararlar/Dürtüsellik
- Zihinsel aktivitenin hızlanması/artması sonucu bir konuya odaklanamamak
- Gerginliğe ve öfkeye neden olacak haberler/bilgiler almak
- Anlaşmalarda/kontratlarda zorluklar/anlaşmazlıklar yaşamak (Uzlaşamamak)
- Öğrenme/eğitim/ulaşım ile ilgili çıkabilecek problemler
- Savaşları “yanlış” seçmek (Mücadele edilmemesi gereken bir konuya enerjinin verilmesi; zihinsel enerjinin israfı)
Bu açı Koç-Terazi aksında gerçekleştiğinden, karşımızdaki insanlarla birçok konuda hak-hukuk mücadelesine ve bir çeşit “pazarlığa” girebiliriz. Ne konuda uzlaşmak istiyoruz ve hangi konularda ise “uzlaşmaya kapalıyız” bunları net bir şekilde söylememiz gerekebilir. Karşıtlık açısı bir “farkındalık” açısı, bu yüzden, kızgınlığımızı karşımızdakine yansıtmadan önce, kendimize o şeye neden öfkelendiğimizi sormamız gerekiyor. Sınırlarımızı, haklarımızı korumak için veya bir sorunu def etmek için, aşırı bir tepki mi vermeliyiz yoksa basit bir “hayır” yanıtı yeterli midir? Bu enerjiyi kendimiz ifade edebileceğimiz gibi, önümüze öfkeli birisi de çıkabilir. Ateşe ateşle karşılık vermek yerine, karşımızdakine sakin kalarak ve onu “dinleyerek” yanıt verebiliriz. Bu yaklaşım, kendimizi de dolaysız ve açık bir şekilde ifade etmemize olanak sağlayabilir…
Gözde Kara