Venüs 21 Kasım’da Akrep burcuna giriyor ve 15 Aralık 2020’ye kadar buradaki yolculuğunu sürdürecek. Sabit bir su burcu olan Akrep’teki Venüs, yoğun, tutkulu ve derin ilişkiler kurar. Yüzeysel ve geçici olanla ilgilenmez; kalıcı duygusal bağlar kurmaktan zevk alır. ‘Zararlı’ konumda olması sebebiyle, Venüs’ün uyum, sevgi, değerler ve zevkler gibi ifadeleri de ‘zarardadır’. Bunun anlamı, iştahı/çekim gücünü temsil eden Venüs’ün bu konumda, kişinin kendisine ve ‘özdeğer’ duygusuna zarar verecek şeylere/kişilere/ilişkilere çekim duymasıdır. Venüs, savaşın ve öfkenin gezegeni Mars’ın yönettiği Akrep’te, sevgiyi de bir ölüm-kalım savaşı gibi algılar. İlişki kurmak ve yakınlaşmak, savunmasız kalmaya eştir; bu da kişide büyük bir korku yaratır. Bir yandan karşısındakiyle büyük bir yakınlaşma ve kaynaşma arzusu duyarken, diğer yandan da kontrolü kaybetmekten ve aciz kalmaktan korkar. Dolayısıyla, yakınlaşma riskini hiç almadığı durumlarda, ‘kendini koruma adı altında’ karşısındakiyle bir güç savaşı başlatır. Akrep ‘içe dönük’ dişil bir su burcu olduğundan, burada kastedilen savaş, dolaylı ve gizlidir. Bu gizliden yürütülen savaşta kullanılanlar ise, manipülasyon, sürekli taktik ve strateji yapmak, kendi arzuladığı şeyi yaptırmak için diğerlerinin eşref saatini kollamak, insanların zaaflarını tespit edip onları kendisine bağımlı kılmak, güzelliği/cinselliği bir güç olarak görerek karşısındakini baştan çıkarmaya çalışmak, obsesyon ve zorlayıcılıktır. İnsanları ve koşulları kendi hallerine bırakması zordur ve sürekli kontrol edebildiği bu sistemden de zevk alır. Herşeyi aynı tutmaya çalıştığı bu dinamiği sürdürmeye çalışırken de, hem kendisinin hem de karşısındakinin dönüştüğü duygusal anlamda oldukça yoğun süreçlerden geçer. Kıskançlık, haset, kin, intikam gibi ‘karanlık’ ve yüzleşmekten korkulan tüm duyguların açığa çıktığı problemli ilişkiler yaşanır.
Bir gezegenin Akrep’te olması, o gezegenin ifadeleriyle ilgili, kişinin birçok ‘ölüm-yeniden doğum’ deneyimleri yaşayacağına ve kökten değişeceğine işaret eder. Venüs ise burada, zaman içinde sevgiye, paraya, zevklerine ve iştah duyduğu şeylere atfettiği ‘değeri’ sürekli dönüştürdüğü deneyimler yaşar. Akrep’in ‘çöpün/pisliğin içindeki ya da yerin altındaki cevheri’ açığa çıkaran sembolizmine uygun olarak, Venüs de burada kendi değerini ve sevgiyi, ‘değersizlik’ duygularıyla ve kendi zorlu sevgi anlayışıyla sürekli yüzleştiği krizler aracılığıyla bulur. Kendisi bu süreçten geçerken de, hem karşısındaki insanın dönüşümü için katalizör görevi görür hem de ona bu yolda eşlik eder. Venüs Akrep, koşulları/insanları değiştirmeye veya kontrol etmeye çalışmadan, öncelikle kendisini değiştirmeye razı olduğunda, şartları zorlamadan zamanı gelince ‘kaybettiğini’ veya herşeyin bitebileceğini kabullendiğinde, kendi gücünü/enerjisini ‘korkmadan’ ve ‘onları manipüle etmeye çalışmadan’ başkalarıyla birleştirmeye ve gerçekten yakınlaşmaya gönüllü olduğunda, arzuladığı manevi güce ulaşabilir. Bu bir anlamda, kişinin sevgi ve değer anlayışını, yaşamın ya da kendinden büyük bür Gücün şekillendirmesine izin vermek ve O’na teslim etmek gibidir.
Akrep’teki Venüs’ün geleneksel yöneticisi Mars, bu süreçte savaşçı ve dürtüsel Koç’ta ilerlemeye devam edecek; modern yöneticisi Pluto ise Oğlak’ta. Dolayısıyla uyumu, barışı ve uzlaşmayı sağlamak daha da zorlaşabilir. Bencillik, dayatmacılık, zorlayıcılık, dürtüsellik, kontrol takıntısı, ‘açık ya da kapalı’ güç savaşları, çatışmalar ve anlaşmazlıklar artabilir. Hem finansal hem de ruhsal anlamda sahip olduklarımızın değerini ‘iyi’ bilmek ve kendi aleyhimize sonuçlanabilecek mücadelelere veya işlere girmemek gerekiyor. Doğal akışında yaşamımızda tamamlanması veya sonlanması gereken süreçler hızlanıyor, dolayısıyla bizim bu konuları sürekli kontrol etme ve güç uygulama dürtümüz de artıyor. Venüs’ün Akrep transiti aynı zamanda bir ‘değersizleştirme’ veya ‘birşeylerin eski değerini kaybetmesi’ sürecini de gösterdiğinden, özellikle kendi duygusal pusulamıza dikkatle kulak vermemiz gerekiyor. Bu pusulaya uygun olarak değerlerimizi belirlemek ve değersiz olanları elimine etmek önemli. Ayrıca geçmişten gelen bir konuyu yeniden masaya yatırmamız gerekebilir; bunun anlamıysa ‘affederek’ veya hellaleşerek bir durumla/insanlar ilişiği koparmak ya da o durumu/konuyu ıslah ederek, yani iyileştirerek yeniden hayata katmak olabilir…
Gözde Kara