2 Ekim 2020’de gece 00:05’te Koç’ta bir Dolunay gerçekleşiyor. Bu Dolunay, Koç’taki Kayron’un etkisinde.Ay, Kayron ile kavuşumda; Terazi’deki Güneş’in ise karşısında. “Yaralı Şifacı” ve “Öğretmen” Kayron, bu Dolunay’da, duygusal bir yara/acı temasına dikkat çekiyor. Bu yarayı iyileştirmenin yoluysa, onu görmezden gelmeyi/bastırmayı bırakıp öncelikle kabullenmek ve bu acıya neden olan durumla ilgili özlemleri ve beklentileri bırakmak. Dolunay zamanında, Ay’ın Güneş’in ışığını tamamen yansıtması ve görünür kılması gibi, kendi yaşamımızdaki olayların ve durumların da “apaçık” görünür olması söz konusudur. Yeniay’da başlattığımız işler tamamlanır ve “nasıl bir hal” aldığına, nasıl düzenlemeler yapmamız gerektiğine karar veririz. Bu Dolunay’ın dikkatimize sunduğu şeyleri de – Kayron çok etkili olduğu için -eski bir acının tetiklenmesi ve duygusal zayıflık/savunmasızlık hissi olarak deneyimleyebiliriz. Koç-Terazi aksı ise, uyum-savaş, sen-ben ve “senin isteklerin-benim isteklerim” gibi temaların gündeme gelebileceğini, yani “öteki insanlarla” yaşayacağımız çatışmaların söz konusu olabileceğini gösteriyor. Kayron’un Koç’taki ifadesi, kendi hakkımızı korumak, kendi isteklerimizi öne sürmek ve onların peşinden gitmekle ilgili bir “yaradır.” Burada bize “zarar” veren şeylere veya istemediğimiz şeylere “hayır” demenin ya da kendi isteklerimizi öne sürmenin “bencillik” olmadığını anlamak gerekir.
Koç’taki Ay’ın yöneticisi olan Mars geri harekette ve Satürn ile olan karesi hala etkin. Hareketin ve hamlenin kısıtlanması söz konusu. İçsel/dışsal çatışmaların, öfkenin, karamsarlığın, endişenin, korkunun ya da duygusal patlamaların kaynağı, engellenme hissi olabilir. Bu da kendini ifade sürecinde, dürtüsel, düşüncesiz ve abartılı bir tepkiye neden olabilir. İşlerin/görevlerin çok olması, aşırı yük, insanlar/koşullar tarafından engellenme ve tıkanmışlık hissi gibi konular gündemimizde olabilir. Sorumlulukları delege etmek, haddinden fazla alınan görevleri bırakmak ve en önemlisi bizi “en çok” öfkelendiren şey neyse, yukarıda bahsedilen Kayron temasına bağlı olarak, bunun altında yatan “üzüntü” kaynağını anlamak gerekebilir.
Ayrıca Koç’taki Mars’ın, Oğlak’taki Pluto ile de kare açısını sürdürdüğünü görüyoruz. Satürn ve Pluto’dan sert açılar alan Mars, gerilemenin de getirdiği etkiyle, ifadelerinde “aşırı uçlarda” kendisini gösteriyor. Ya hiçbir şey yapmamak, pasiflik, olan bitenlere içten içe diş bilemek, kin tutmak, “kapalı” ve manipülatif hareket etmek şeklinde ya da dürtüsellik ve saldırganlık şeklinde ifade buluyor. Bu altta “kaynayan” enerjinin kendisini gösterdiği “an” ise patlayıcı ve yıkıcı olabiliyor. Satürn ve Pluto’nun ortak temaları “kontrol”; kontrolün olumlu kullanımı ise, başkalarını, durumları veya yaşamı kontrol etmenin mümkün olmadığını anlamak ve kendi duygusal kontrolümüzü sağlayacak ve enerjimizi sağlıklı bir şekilde kullanabileceğimiz kanallar bulmak. Dolunay haritasında Aslan’daki Venüs ile Mars arasındaki üçgen açı da hala etkin. Bu uyumlu açı, bu gergin ve huzursuz olabilecek atmosfere, uyum ve huzur getirmemize yardımcı olabilir. Herkesin kendi dünyasında bir savaş verdiğini de hatırlayarak, karşımızdakini anlamak üzere hareket edebiliriz. Ateş burçlarındaki bu üçgen açı – özellikle Venüs’ün Aslan’da olduğunu düşünürsek – enerjimizi, ilham ve yaratıcılığımızı kullanabileceğimiz bir alana kanalize edebileceğimize işaret ediyor. Bu Dolunay’da, kime ve neye tepki verdiğimizden çok, bu “zorlu” enerjiyi nasıl kullandığımız ve neye odaklanmayı tercih ettiğimiz daha önemli…
Gözde Kara