17 Eylül’de saat 14:00’da 25 derece Başak’ta bir Yeniay gerçekleşiyor. Yeniay, toprağa yeni tohumlar atma ve yeni projelere başlama zamanı. “Üretken ve çalışkan” Başak’taki bu Yeniay’da ise, yeni şeyler öğrenmeye, öğrendiklerimizi uygulamaya koymaya başlayabilir; yaşamımızdaki dağınık alanları toparlamak, işlerimize sistem/rutin kazandırmak üzere kolları sıvayabilir ve beden/zihin sağlığımızı iyileştirecek adımlar atabiliriz. “Planlı, titiz ve detaycı” bir şekilde başladığımız işlerden verimli sonuçlar alabilmek mümkün. Bu Yeniay’da, Başak’taki Güneş-Ay kavuşumu, İkizler-Yay aksındaki Ay düğümleri ve Balık’taki Neptün arasında bir “Değişken Büyük Kare” oluşacak. Problemleri esnek bir yaklaşımla çözmemiz gerekebilir; bu da gerektiğinde yöntemlerimizi/bakış açımızı değiştirmemiz anlamına gelebilir. Bu Değişken Büyük Kare, içsel veya dışsal olarak belirsizliğe, yönelimsizliğe, kararsızlığa, huzursuzluğa ve endişeye de işaret edeceğinden, emin olmadığımız ya da “iyi” bilgilenmediğimiz” bir konuda karar almaktan kaçınmak gerekiyor. Bu Yeniay’da, özellikle mevcut öğrenme süreçlerimizi geliştirmek (çıraklık), iyi bildiğimiz konuları (ustalık) uygulamaya sokmak ve üstünkörü bir yaklaşımla değil de , “detaylara” dikkat ederek sorunları çözmek daha akıllıca olabilir.
Yeniay’ın yönetici gezegeni Terazi’deki Merkür, aynı gün ile Oğlak’taki Jüpiter arasındaki kare açısını kesinleştiriyor ve Pluto ile kare açı yapmak üzere ilerliyor. Bu gerilimli açılar, yukarıda bahsedilen temalara ek olarak, özellikle zihinsel ve iletişimsel anlamda bir çok krizle ve problemle karşılaşabileceğimizi gösteriyor. Bu problemler, doğru muhakeme yapamamak, karar verme süreçlerinde objektif ve tarafsız olamamak, fanatizm, zihinsel ukalalık, zaten bildiğini zannedip zihnini “öğrenmeye ve gerçek bilgiye” kapatmak, obsesyonlar, takıntılar, yaralayıcı konuşma ve manipülatif iletişim şeklinde kendisini gösterebilir. 17 Eylül’de Yeniay’ın Oğlak’taki Satürn ile de kesin (partil) bir üçgen açı yaptığını görüyoruz. Satürn’ün yanında Pluto da var. Bu uyumlu açılar, sorunları çözmek konusunda bize ihtiyacımız olan gücü, sabrı ve gerçekçiliği verebilir. Çözmemiz veya öğrenmemiz gereken her ne varsa, önce yavaşlamamız ve “o anda” kalarak tek bir konuya odaklanmamız gerekiyor. Ancak bu şekilde o konuya daha yakından bakarak, bize endişe veya huzursuzluk kaynağı olan şeyin iç dinamiğini kavrayabilir; gereken “onarımı” yaparak, o durumu yeniden yapılandırabiliriz…
Gözde Kara