30 Mart’ta Balık’ta Merkür-Neptün kavuşumu keşinleşiyor. Merkür, astrolojik sembolizmde düşünme şeklini, algıyı, muhakemeyi ve mantığı temsil eder. Fakat biliyoruz ki ‘zihnimiz’ sadece mantıksal düşünce zincirleriyle işlemiyor. Rasyonel/gerçekçi (sol beyin) ve duygusal/sezgisel (sağ beyin) şeklinde ikiye ayrılıyor. Merkür’ün, yönettiği İkizler’de ve hem yönetici hem de yüceldiği Başak’ta, rasyonel, mantıklı, objektif ve analitik yönü güçlüdür. Bu yüzden ‘aklın’ gezegeninin, kendine özgü ifadelerini maddi dünyada gerçekleştirmesi de kolaylaşır. Fakat Merkür Balık’ta, ‘zararda/düşük’ olması bakımından bir hayli güçsüz bir konumda. Diğer yandan mitolojik açıdan Merkür, ‘tanrıların habercisi.’ Bu da ona bir elçi/haberci olarak, gökyüzünde, yeryüzünde ve yeraltında olmak üzere tüm ‘alanlara’ geçiş hakkı tanır. Merkür, bir su burcu olan Balık’ta, yeraltına, yani bilinçdışına ve ‘bilinmezliğe’ geçebilen bir ‘aklı’ temsil eder. Burası, bilinçdışı bir kolektif duygu havuzu gibi düşünülebileceği gibi, kişiye de tamamen mantıksız ve korkutucu gelebilir. Merkür, bu karanlıkta kalmış bilinçdışı temaları bilince (yeryüzüne/aydınlığa) taşıma görevini üstlenir. Burada Merkür, sözcüklerle iletişim kuran bir aklı göstermekten çok, ‘sözsüz ve sessiz’ iletişim kuran bu sembolleri, renkleri ve görüntüleri yorumlama eğilimindedir. Algı ve ifade metaforik, şiirsel, kurgusal ve belirsiz olabilir. Merkür, kendi modern yöneticisi olan Neptün ile kavuşuyor; bu bahsettiğim ‘sağ beynin’ önseziler, duygular ile düşünme, hayalgücü, yaratıcılık, ilham veren düşünceler ve rüyalar alemi gibi kavramları yaşamımıza daha fazla taşıyor. Peki önsezilerimizi kullanmak için en uygun zaman hangisidir? Bu açının, bir hayli kafa karıştırıcı ve aldatıcı bir yönü de olduğunu düşünürsek, ne zaman mantığımıza ne zaman önsezilerimize güvenmeliyiz şeklinde bir soru sormak akıllıca olur.
Sezgi, sizi çabasız, otomatik ve hızlı bir şekilde harekete geçiren bilinçdışı bir zeka olarak tanımlanmış. Bunu yaparken, ne mantıksal argümanlara ne de dile gerek duyuyor ve tamamen holistik (bütüncül). Müzakere (etraflıca düşünme) ise dikkati, analizi ve mantık zincirlerini kapsayan, bir hayli zorlu, yavaş ve duygusuz ilerleyen bir sürece işaret ediyor. Uzmanlar, karar verme sürecinde sezgilerinize ‘deneyimleriniz ölçüsünde’ güvenmeniz gerektiğini söylüyor. Eğer önünüzdeki duruma benzer bir olayla daha önceden karşılaştıysanız, sezgilerinizin sizi doğru yönlendirme gücü bir hayli fazla. Çalışmalar, yeterince deneyiminiz olmayan konularda, ayrıntılı olarak düşünme, öğrenme ve analiz etme sürecine odaklanmanızı tavsiye ediyor. Mantık için anahtar kelimeler, ‘zaman’ ve ‘bilgilenmek/bilmek’. Ayrıca ‘belirsiz’ bir durumda olduğunuzda sezgilerinize mantığınızdan daha fazla güvenebilirsiniz. Alternatiflerin, olasılıkların ve sonuçların bilinmediği ve tüm analizlerin ‘geçersiz’ olacağı bir ortamda, önseziler daha iyi çalışıyor. Önsezi için ‘hız’ ve ‘bilmemek ya da az bilmek’ anahtar kelimeler. Bu yüzden, ‘bilmeden bilmek’ olarak da adlandırılıyor. Eğer aklınızdaki soruların yanıtları ‘yaklaşıksa’, net değilse ve bir şeyi hızlıca halletmeniz gerekiyorsa, sezgileriniz bu durumda kurtarıcınız olabilir. Son olarak, ‘farkında olmak’ kavramından bahsetmek gerekir. Bir çok dini/felsefi öğretide bu var ve bilinen bir konu. ‘Farkındalık’, ‘şimdi/burada’ içinde ve dışında olan her şeye dikkat etme, sessiz ve yargısız bir şekilde olanları izleme durumu. Bu “an’ın” ve kendinin farkında olma hali, kişiyi bilişsel önyargıdan, aşırı güvenle yanlış değerlendirmeler yapmaktan ve yanlış kararlar almaktan koruyor. Ne kadar farkında olursak, hem içinde bulunduğumuz atmosferin ‘titreşimlerini’ daha kolay hissediyor hem de hislerin ve sezgilerin sesini de daha net duymaya başlıyoruz…
Gözde Kara
Instagram.com/gozdekara_astrolog
Kaynaklar:
*Gigerenzer, Gerd : Risk Savvy: How to Make Good Decisions.
*Tononi, Giulio. Phi: A Voyage from the Brain to the Soul.
*Klein, Gary A. : Sources of Power: How People Make Decisions.