Merkür 16 Mart’ta Balık burcuna geçiş yapıyor ve 4 Nisan 2021’e kadar bu konumda ilerleyecek. Merkür, Balık’ta hem düşük hem de zararlı bir konumda. Rasyonel akıl, yerini bilinçdışının ve duyguların etkisindeki bir düşünme şekline bırakıyor. Zihin, yaşamın küçük nüanslarına ve alt akıntılarına daha duyarlı olacak, dolayısıyla dış etkenlerden daha kolay etkilenecek. Bunun yansımalarını, genellikle zihnin dağınıklığı ve odaklanma sorunları şeklinde yaşayabiliriz. Düşüncelerimiz değişen koşullara uyumlu olarak ‘esneyebilir’; kararlarımızı ise daha kolay değiştirme eğiliminde olabiliriz. Günlük zorunluluklarından kaçmak ve ‘içe’ yönelmek isteyebiliriz. Dış dünyayla bağlantımızı kesen ve hayal gücünü/ilhamı canlandıran aktivitelere yönelebiliriz. Merkür Balık’ta, bilinçli aklın veya mantık zincirlerinin etkisinde değildir; sembollerle düşünme eğilimindedir. ‘Sözlü’ ve doğrudan iletişimin yerini, metaforlar, şiirsel ve büyülü bir ifade tarzı alır. Merkür bu konumda, bilinçdışından haber getiren bir elçi gibidir. Bu ‘elçi’, bir muammanın veya bir sorunun cevabını bize, rastlantılar, işaretler ve semboller aracılığıyla verir. Kafamızın karıştıran şeyin cevabını, sürekli düşünerek ve mantık zincirlerini takip ederek değil; bilinçli aklımızın ürettiği düşünceleri ve soruları yaşamın akışına, yani ‘bilinmeze’ teslim ederek ve nihayetinde mutlaka netliğe/cevaba ulaşacağımıza inananarak alırız. Bu semboller, rüyalarda gördüğümüz her ayrıntıda vardır. Bunun dışında, rastgele duyduğumuz bir konuşma/bir şarkı, gözümüze takılan bir yazı/bir başlık, bir film repliği veya bir filmin teması, resim yaparken kullandığımız şekiller/renkler, sokakta karşılaştığımız bir obje, bir insani bir hayvan veya tesadüfen karşılaştığımız birisinden duyduğumuz bir söz olarak da karşımıza çıkabilir.
Güneş’in ve Venüs’ün ardından Merkür’ün de Balık’a geçmesiyle birlikte “Balık” sürecini daha derinden deneyimlemeye başlayacağız. (Neptün Balık’ta) Balık’ın olumlu özelliklerinden birisi vizyondur, öngörmektir. Bu özelliği geliştirirken de, upuzun ve önümüze ne çıkacağı belli olmayan bir yoldan geçmek zorunda kalırız. Bu kaosun içinde yolunu bulmak gibidir. Balık, ‘an’da ve burada’ yaşadığı sürece olumlu özelliklerini geliştirebilir. Geleceğe yönelik en ufak bir varsayım, bir hayal veya özlem belirsizliğin içinde kaybolmasına neden olur. Hayaller ve özlemler, yaşamla akmasına engel olmakla kalmaz, vizyonunu ve görüşünü de bulandırır. Gölgeleri de bu noktada ortaya çıkar. Balık’ın ‘aldatma/yalan teması’, aslında kendisini aldatmasıyla başlar. Bu noktadan sonra, gerçeklerin olduğu gibi görülmesi zorlaşır. Balık’ın arketiplerinden birisi ‘Şekil Değiştirici”. Aslında buna girdiği her kabın rengini alan su veya bulunduğu yere göre renk değiştiren bukalemun olarak düşünebiliriz. Akışkan, değişken ve ‘o mu yoksa bu mu’ dediğimiz kafa bulandırıcı bir atmosferdeyiz. Her şey çok hızla şekil değiştiriyor. Balık vurgusu etkiliyken, insanlarla olan etkileşimlerimiz de mantıkdışı ve karmaşık olabilir. Yalan dolan, gerçek dışı haberler ve sürekli değişen koşullar yüzünden bir türlü karar verememek söz konusu olabilir. Balık’taki bu stelyumun geleneksel yöneticisi neyseki sabit bir hava burcu olan Kova’da. (Jüpiter) Bize sisli ve dalgalı bir denizin içinde ‘ne’ güvenlik hissi verir ya da kurtarır diye düşünürsek, o da Kova’nın olayları bir bilimadamı edasında ‘belirli bir mesafeden’ izleyebilme ve gözlem yeteneği diyebiliriz. Kesin bir sonuca veya yargıya varmadan, izlemede kalmak ve tıpkı bir filmi izlerken karakterleri/konuyu irdelediğimiz gibi önümüze çıkan şeyleri sorgulamak oldukça önemli…
Gözde Kara Instagram.com/gozdekara_astrolog